ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ |
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini | Yazarlar Dizini | Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası |
Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri |
KAZAK TÜRKÇESÎNDE “GÖZ” ORGAN İSMİYLE KURULMUŞ DEYİMLERİN YAPI
VE ANLAM ÖZELLİKLERİ
Emine ATMACA 1
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies,
Cilt: IX, Sayı 2, Sayfa: 19-35, İZMİR 2009.
Özet
Kazak Türkçesindeki deyimlere (turaktı tirkes / frazeologizm / ayşıktı söz uramı;
beyneli söz tirkesi) bakıldığında insanın en önemli uzvu olan görme organı gözle ilgili
deyimlerin özel bir yere ve öneme sahip olduğu görülür. Bu sebepten deyimlerin içerisinde
göz organ adıyla teşkil olunmuş deyim sayısı da fazladır. Zira göz, dış çevreyle
bağlantımızı sağlayan en önemli uzvumuzdur.
Bu makalede Kazak Türkçesinde organ adı içeren deyimler yapı ve anlam
açısından ele alınmış, Türkiye Türkçesi bünyesinde organ adı bulunan deyimlerin
birbirleriyle ortak olan, benzer ya da birbirlerinden ayrılan yönleri gösterilmeye
çalışılmıştır.
Kazak Türkçesi ve Türkiye Türkçesi arasında ortaklaşan deyimler olmakla birlikte,
iki şivede de ortak olan dil birimleriyle farklı deyimlerin kurulduğu da bu çalışma sayesinde
tespit edilmiştir. Türk dilinin diğer lehçe ve şivelerinde kullanılmakta olan göz kelimeli
deyimler bu çalışmanın içerisinde yer almamıştır.
Anahtar Sözcükler: Kazak Türkçesi, deyimlerde göz organ adı, deyim, anlam
bilim.
Abstract
The statement in the Kazakh Turkish (turaktı tirkes / frazeologizm / ayşıktı söz
uramı; beyneli söz tirkesi) when people see as the most important parts of the body organ of
sight to observe a special place and importance of the statement has to be seen. Therefore,
in the eyes of the body with the name constitutes a statement of the number of statements
that is more than dedicated. Because the eyes, help us make a connection to the external
environment is our most important organ.
In this paper Kazakh Turkish name contains the organs of the statement discussed
in terms of structure and meaning has been acquired, Turkey Turkish name within the body
of statements that are common with each other, similar or separated to show the directions
were studied.
Kazakh Turkish and Turkish of Turkey between phrases becoming common,
although both are common in vernacular languages was established in units of different
expressions have been identified through this work. Turkish language and dialect used in
the other polish word phrases that are being observed in this study did not take place.
Key Words: Kazakh Turkish, observed in organ idioms name, idioms, meaning of
sicience.
Pe3roMe
Ecnu paccMOTpeTt (^pa3eonoru3Mtı, onucaTentHtıe u ycTOHHHBtıe
cnoBoconeTaHna), to moxho 3aMeTuTt, hto nocnoBu^ı CBM3aHHHe c Ha3BaHueM opraHa
3peHua ‘Tna3” 3aHuMaroT raaBHoe Mecro, b cbm3h c ^TUM cpegu ^oc^oBu^ npeo6nagaeT
KonnnecTBo, 06pa30BaHHHX c noMo^tro cnoBa ‘Tna3”. TaK KaK raa3 aBnaeTca raaBHtiM
nenoBenecKUM opraHOM, KoToptın cBM3HBaeT Hac c oKpyxaro^en cpegon. B ^TOH pa6oTe
ygenaeTca 6ontmoe BHnMaHne 06pa30BaHuro u neKcunecKOMy 3HaneHuro nocnoBu^
06pa30BaHHHX ot cnoBa «rna3» b Ka3axcKOM a3tiKe, a TaK*e BtıaBneHuro 0TnunuTentHHX
oco6eHHocTen u cxogcTB ^Tux ^oc^oBu^ b Type^KOM u Ka3axcKoM a3tiKax. BMecTe c TeM
paccMaTpuBaroTca KaK nocnoBu^ı oguHaKoBtıe no cMtıcny, TaK u pa3Htıe no cMtıcny. B
pa6oTe He oTBoguTca MecTo nocnoBu^M, o6pa3oBaHHtıx ot cnoBa «rna3», KoToptıe ecTt
b gpyrux TropKcKux a3tiKax u guaneKTax.
Knrnueebie cnoea: Ka3axcKun a3HK, Ha3BaHue opraHa raa3 b nocnoBu^x,
nocnoBu^ı, neKcuîecKoe 3HaneHue
Türkiye Türkçesi sözlüğünde deyim, “genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir
anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir";2 anlamında geçer. Kazak Türkçesinde deyim, 1990 yılında
yayımlanan “Lingvistikalık Entsiklopediyalık Sözlükte” “Frazeologiya3” terimi şöyle geçmektedir:
Frazeologizm, yapı açısından aslında cümlenin yapısına benzerdir; fakat bir cümlenin kuruluşunda rol
oynayan genel kurallara göre yazılmamaktadır. Kazak Türkçesinde kalıplaşmış olarak semantikalık-
leksika-gramatikalık yapısında deyimler vardır. Bu açıklamaya geniş açıdan bakıldığında, bir dildeki
mana birliğini barındıran kelime gruplarının bütün türlerini içinde barındıran kavramdır4” diye
açıklayabiliriz. Kazak Türkçesinde frazeologizm terimi, Grek “phrasis (söylemşe~cümlecik) ve logos’un
(söz~kelimesinden)” birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Şimdiki Kazak Türkçesi dilbiliminde iki manada
kullanılmaktadır. Birincisi dilin deyimsel kuruluşunun araştırılması; ikincisi belli bir dildeki deyimsel
yapıların toplamı hakkında bilgi verilmesi.5
Kazak Türkçesinde organ adlarıyla yapılan deyimlerle ilgili ilk çalışma,Fahri Bekçioğulları
tarafından yapılmış “Kazak Türkçesindeki Organ Adlarıyla İlgili Deyimlerin Türkiye Türkçesine
Aktarımı” adında bir Yüksek Lisans tezidir. Tez, Kazak Türkçesi deyimler sözlükleri, Kazak Türkçesi ve
Türkiye Türkçesi sözlükleri incelenerek hazırlanmıştır. Kazak Türkçesindeki organ adlarıyla ilgili
deyimlerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları ortaya konmuştur. Ve bu alandaki söz varlığının ortaklığı
konusundan hareketle diğer Çağdaş Türk Lehçeleri ile Türkiye Türkçesi arasındaki leksik bağların tespiti
sağlanmıştır.6 İkinci çalışma Gülseren Tor tarafından “Kazak Türkçesinde Organ Adlarıyla Kurulan
Deyimler” başlığı altında Kazak Türkçesinde organ adı içeren deyimler yapı ve anlam açısından ele
alınmış, bu deyimlerin Türkiye Türkçesinde de bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Her iki lehçede,
bünyesinde organ adı bulunan deyimlerin birbirlerine benzeşen ya da birbirlerinden ayrılan yönleri
gösterilmeye çalışılmıştır.7 Diğer bir çalışma Asiye Mine Felik tarafından “Kazak Türkçesinde “Göz”
Organ İsmiyle Kurulmuş Deyimler ve Anlam Özellikleri” konu başlığı altında Lisans Bitirme Tezi olarak
hazırlanmıştır. Bu tezde Kazak Türkçesinde göz organ adı içeren deyimler anlam açısından ele alınmış ve
Türkiye Türkçesiyle mukayese edilmiştir. 8
Deyimler, en az iki kelimeden oluşurlar. Bir kısmı tam, tamlama; büyük bir kısmı da cümle
hâlinde biçimlenmiştir. Birçok deyimin sonu bir mastarla biter. Deyimler anlam ve sözcük yapısı gereği
bir araya gelirler, birbirinden ayrılmazlar. Deyimi oluşturan kelimeler, çoğu zaman sözlük anlamlarından
uzaklaşırlar, kendi aralarında bir birlik oluştururlar ve yeni bir anlam kazanırlar. Hangi gramer dizilişine
sahiplerse o şekilde kullanılırlar ve değiştirilemezler. Unsurlarını birbirinden ayırmak da mümkün
değildir. Deyimler şahıs, zaman ve hal eklerini alabilirler.
1. Kazak Türkçesinde Frazeologizm9
Deyimler dil biliminin ayrı bir dalı olarak 20. ve 40. asırlarda Sovyet dil biliminde gelişmeye
başlamıştır. Deyim/lerin teorik ilkeleri hakkındaki temel bilgiye, 19. ve 20. asırların başında Rus âlimleri
“A. A. Potebnya, İ. İ Sreznevski, A. A Şahmatov ve F. Fortunatov” eserlerinde rastlanır. Deyim bilimi
üzerinde bilimsel çalışma ve fikirler, 1944 yılında oluşmaya başlamıştır. M. O. Auzov, C. E. Malov, N. Z.
Yuşmanov gibi ünlü dilbilimciler, çalışmalarında bu konu hakkında bilgi vermiştir. Deyimlerin o
zamanlarda gelişmesinde Fransız âlimi Ş. Valli’nin eserlerinin de etkisi vardır. 20. asrın 40-50. yıllarında
V.V Vinagradov, eserlerinde deyimlerin “manaları, kurulumu ve görevleri” konu başlıkları üzerinde
durmuştur. O, Rus dilindeki deyimleri anlam yönünden ilk defa gruplandırmıştır. Onun bu fikri daha
sonraları ünlü Rus leksikoloji uzmanı “N. M Şanskiy” tarafından geliştirilecektir.
Kazak Türkçesi dil biliminde deyimlerin incelenmesi 20. asrın 40. yıllarında İ. Kenesbaev’in
eserleriyle başlamıştır. Bu sebepten İ. Kenesbaev, Kazak Türkçesi dil biliminde deyim biliminin kurucusu
olarak kabul edilir. O, 1977 yılında yıllar süren araştırmalarının neticesinde “Kazak Dilinin Deyimler
Sözlüğü” adlı eserini yayınlamış ve sözlüğünde 10 binden fazla deyime yer vermiştir. Sözlüğünün
“Kazak dilindeki deyimler hakkında” diye bilinen son bölümünde Kazak Türkçesi deyimlerinin “teorik
meselesi/leri”ni genişçe incelemiştir. İ. Kenesbaev, Kazak Türkçesi deyimlerinin bağımsız bir dal
olduğunu, deyimlerin söz ve atasözleri ile ilişkisi, deyimlerin türleri, üslûp bilimi açısından özellikleri,
ses uyumu, deyimlerde eş anlam, deyimleri oluşturan sözler ve paralel deyimler v.b hakkında bilgiler
vermiştir.
1988 yılında H. Kojehmetov, R. E Yaisakeva ve Ş. O. Kejahmetovo, içerisinde 2300’den fazla
deyimden oluşan “Rusça- Kazakça Sözlük”ü yayınlamıştır. Sözlükte, Kazak milletinin milli
geleneklerinin özelliklerini anlatan standart Kazak Türkçesinde ve konuşma dilinde sürekli kullanılan
açık, anlamlı deyimler Rus deyimleriyle karşılaştırılarak verilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında deyimin
(terminolojideki) anlamı, deyimin leksikolojik kuruluşunun benzer olanları Rusçada verilmiştir. 1989
yılında M. M. Kopılenko ve M. Balakaev tarafından hazırlanmış “Rusça- Kazakça Deyimler Sözlükleri”
ise 4200'den fazla anlam öbeğini kapsamaktadır. Sözlüğü hazırlayanlar Rus dilinin deyimler sözlüğüne
benzeyen Kazak Türkçesi tercümelerinin beş türlü benzerlik metodunu da açıklamıştır.
Bugün Kazak Türkçesi Dilbiliminde frazeologizmin tasnifi ile ilgili iki görüş vardır: a)
Kenesbayev’in Tasnifi; b) V. V. Vinagradof ile Şanskiy’in Tasnifi
Kenesbayev, frazeologizmleri anlam birliği ve kurulum birliğine göre iki gruba ayırır. Bunlar: a)
Frazeologiya kümesi b) Dizimli frazeologiyadır. Frazeologiya grubu diye isimlendirdiğimiz bölümde
deyimi oluşturan sözler tamamıyla kendi sözlük anlamından uzaklaşıp birbiriyle bir araya gelerek yeni bir
anlam oluşturur. Mesela; [Köz boyadı]: Aldadı, ötirik ayttı (Yalan söylemek, aldatmak, kandırmak) Bu iki
kelime birbiriyle birleşip kendi asıl anlamlarından uzaklaşarak yeni bir anlam bütünlüğü meydana
getirmişlerdir. Bu kelimelerin yerine başka bir kelime getirdiğimizde deyimin “anlamsal bütünlüğü”
bozulur. Birleşik dizimsel deyim grubuna bakıldığında grubu oluşturan bütün kelimeler sözlük anlamını
korumaktadır. Kenesbayev, iki deyim çeşidinde de kelimelerin yerlerinin sabitliğine dikkati çeker.
Kenesbayev, kendine has grameri ve fonetik özellikleri olduğunu göz önünde bulundurarak
atasözlerini de frazeologizm kategorisi içerisinde ele alır. Bu grubun içerisine pekiştirme sıfatı
fonksiyonlu kelimeleri de dahil eder.
Kazak Türkçesinde 1940 yılından 1970 yılına kadar Kenesbayev’in deyimleri gruplaştırdığı
sistem kabul görmüştür. 1970 yılından itibaren V. V. Vinagradof ile Şanskiy’in tasnifi kabul görmeye
başlar. İki Rus Dilbilimci, frazeologizmi oluşturan ögelerin arasındaki ilişkiden hareketle frazeologizmi 4
ana başlıkta ele alır: Bunlar a) Deyimsel bütünlük, b) Deyimsel birlik, c) Sıralı deyimler, d) Cümle
kategorisindeki deyimler.
a) Deyimsel Bütünlük (Frazeologiyalıq Tutastıq)10: Bu grupta deyimi oluşturan kelimeler
kesinlikle birbirinden ayrılmaz ve kelimeler tamamıyla sözlük anlamını kaybederler. Ayrıca deyimi
oluşturan kelimelerin nasıl ve ne şekilde bir araya geldiğinin de açıklaması yoktur. Mesela: [Közsiz
köbelek]: Düşüncesizce hareket etmek. Bu örnekte görüldüğü gibi deyimi oluşturan sözcükler, asıl
anlamından uzaklaşıp yeni anlamlar kazanmışlardır. Deyimlerin bu türü genel dilbiliminde “idioma”
olarak geçer. Kenesbayev’in görüşüne göre bu “sabitsel deyim” dir.
b) Deyimsel Birlik: (Frazeologiyalıq Birlik):11 Bu gruba deyimi oluşturan kelimelerin
uzaklaşmasıyla esas anlamını da korumasıyla oluşan deyimler girer. Bunlar da oluşum itibariyle bütünsel
deyimler gibi sabit, anlamsal yönüyle birbiriyle ayrılmazcasına birleşmiş idiomlardır. Farklı bir şekilde
ifade edecek olursak bu deyim türü ögelerinin değişik şekilde söylendiğinde deyimi oluşturan ögeler
gerçek anlamından uzaklaşıp mecaz anlamında kullanılmasından doğar. Mesela; “közin joydı ” anlamına
gelen “damarına balta vurmak” deyimi aslında “ağacın damarına balta çalmak” deyiminden doğup
zamanla mecaz anlamda kullanılagelmiştir.
Deyimsel birliği oluşturan öğeleri tek tek ele alırsak deyim içindeki anlamı vermez, yani bu tür
deyimler bütüncüldür. Her iki öğenin bir araya gelmesiyle deyim anlam kazanır.
c) Bağımlı Deyimler (Frazeologiyalıq Tirkes)12: Bu gruba giren deyimi oluşturan kelimeler tek
tek ele alındığındaki anlam ile deyim oluştuktan sonraki haliyle gerçek anlamından kopamayan yani
deyim oluştuktan sonra da kendi anlamında kullanılabilen deyimlerdir. Bu grubun en önemli özelliği,
deyimi oluşturan kelimelerden biri başka kelimeler ile birleşirken bir diğerinin ise sadece deyimi
oluşturan kelime ile birleşebilmesi ve başka hiçbir kelime ile birleşememesi.
Bu deyim türünün diğer bir önemli özeliği ise bünyesindeki eş anlamlısı olan bir kelimeyi eş
anlamlısı ile değiştirilebilmesidir; “qoyan jürek” yerine “su jürek” gibi. Diğer bir özelliği ise dün-bugün,
ayak-tabak, gece-gündüz gibi yakın ve zıt anlamlı kelimeler at-mat, sığır mığır, ipiyi, yapyaşlı
pekiştirmeli ikilemeler de bu gruba girer.
Günlük hayatta sık kullanılan gerek yalın olarak gerekse de bazı kelimelerle birleşerek
frazeologizmler oluşturulmaktadır. Bu gibi frazeologiyaların ortak özelliği bir araya gelen kelimelerin
esas anlamına uygun oluşması ve hazır bir şekilde olmasıdır. Bunlar, bir dilden diğer bir dile kolayca
çevrilebilir. Aynı zamanda bunların bazı kelimeleri kolayca değiştirilip söylenebilir: “bir saqat vaqıt”
yerine “bir saqat işinde”gibi.
d) Cümle Biçiminde Frazeologizmler (Frazeologiyalıq Söyleşme): Bu gruba giren deyimler
kullanış yönünden sabit, kurulum yönünden de küçük bir cümleyi andırır. Cümleler “ya basit ya da
zengin cümle” yapısındadır.
Frazeologiyarnn içine giren dil birim unsurlarım kısaca şöyle gruplaştırabiliriz: Dar Grup:
Deyimsel Bütünlük, Deyimsel Birlik, Bağımlı Deyimler, Cümle biçiminde Frazeologizmler; Geniş Grup:
İkilemeler, Bağımlı Dil Birlikleri (Paralel Frazeologizmler), Atasözleri, Vecizeler, Bilmeceler,
Tekerlemeler, Güzel Metin Parçaları, Halka ait yerleşmiş kelime Örnekleri, Nominativitik Birleşmeler,
Kommunikativtik Birleşmeler, Selamlaşma âdetleri.
Kazak Türkçesindeki deyimlerin özellikleri kaynaklarda şöyledir:
a) Hazır dilsel birlik (edinitsa) içerisinde kullanılırlar
b) Genel olarak bilinen, kullanılan kural içinde olması
c) Mana birliğinin saklanması
d) İki kelimeden çok olmaması13
Deyimlerin birden bire ortaya çıkmadığı ve zamanla oluştuğu, dilde mevcut olan türlerden
bağımsız olduğu şüphesizdir. Deyimler son zamanlarda olduğu gibi insanoğlunun hayat tecrübelerine,
halkın önceki yaşam tarzına ve düşüncelerine uygun olarak varlıklarını devam ettirirler. Toplumun
oluşturduğu faktörlere, dilin kendi bünyesinde oluşturduğu kanunlara göre şekil alır ve biçimlenirler. Bu
durum deyimlerin zaman içinde farklı kelimelerle benzer manalar oluşturmasına sebebiyet vermiştir.
Aksan, “belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün
bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamda kullanılmasıyla oluşan sözdür” şeklinde
tanımlamaktadır.14 Deyimleşen dil birimlerinin birtakım anlam olaylarından geçtiği, göndergesel
anlamının dışında bir anlam kazandığı görülür. Deyimleştirme adı verilen olay, sözcüklerin kendi
anlamları dışında kullanılarak birkaç sözcükle ortaklaşa yeni bir anlamı yansıtmalarıdır.15
Aksoy, deyimleri şu şekilde sınıflandırmaktadır:16 1) Deyimlerin en önemli bölüğü; kavramları,
değişmece [mecaz] yoluyla, anlatım güzelliği ve özgünlüğü içinde belirten kalıplaşmış sözcük öbekleri ya
da tümcelerdir; 2) Kimi deyimlerin yan özelliği, iki yargılı ve uyaklı olmasıdır. Bunların bir bölüğünde
anlamca gerekli olmayıp sadece uyak hatırı için getirilmiş bir parça vardır. Bu çeşit deyimler de anlatım
özelliği taşırlar; 3) Kimi deyimlerin yan özelliği öykücük ya da konuşma biçiminde olmasıdır; 4) Kimi
deyimlerin yan özelliği, bir öyküye ya da bir olaya dayanmasıdır; 5) Kimi deyimlerin yan özelliği
âdetleri, inanışları, gelenekleri bildirmesidir; 6) Kimi deyimler [anlatım güzelliği düşünülmeyerek] bir
kavramı belirtmek için kurulan, kalıplaşmış söz topluluğudur; 7) Kimi deyimlerin özelliği, belli dilbilgisi
kurallarıyla değil, özel biçimlerle kurulmuş olmasıdır; 8) Kimi deyimler “eksiltili anlatım biçimidir”.
Yani bir ya da birkaç sözcüğü söylenmemiş söz öbeğidir; 9) Deyimlerin bir türü de ikilemelerdir. [bir
sözcüğün yinelenmesiyle oluşan ikilemeleri deyim saymıyoruz]; 10) Kimi deyimler, bir sözcüğün özel bir
yardımcı eylemlikle [mastarla] kurulmasından oluşmuştur. Bunların deyim sayılmasının nedeni, o
sözcüğün ancak o eylemlikle bir araya gelmesinden belli bir anlamın ortaya çıkması, başka bir eylemlikle
o anlamın belirmemesidir. Sözcük yalın ya da takılı olabilir.
Deyimlerin birçoğu benzetme ve söz sanatları ile süslüdür. Deyimlerin meydana gelmesinde
“deyim aktarması, ad aktarması, benzetme, çeviri yoluyla geçenler ve geçmişte yaşanmış bir olaya
yapılan gönderme ya da kinayeli sözler” rol oynamaktadır. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan Türk
milletinin yaşadığı büyük coğrafyada geçirdiği büyük tecrübe birikimi deyimleşmede kendini
göstermektedir. Son derece hareketli bir sosyal tarihle birlikte sürekli bir biçimde yeni deyimler yaratan
halkın düşünme gücü bazı deyimleri de kullanımdan düşürmüştür. Bu açıdan bakıldığında deyimlerin bir
kısmının değişen sosyal hayat şartları ve teknik ilerleme karşısında gerilediğini, kullanım alanlarının
daraldığını ve zamanla da unutulduklarını görmek mümkündür.17
Deyim Aktarması (İstiare-Eğretileme Yun. Metaphora): Herhangi bir kavramın, onunla
ilişkisi, benzerliği, yakınlığı olan bir başka kavramla dile getirilmesidir. Bu benzerlik, ilgi, bağlantı
deyimi oluşturan kavramların aslıyla değil, onlarda görülebilecek ya da görülemeyecek durumlar ya da
niteliklerle ilgilidir.18 Metafor, Bir kavramın bir başka kavramla algılanma ifadesi olarak söylenmesidir,
bu iki kavram arasında benzerlik ve bağ mevcuttur.19 Metaforlar, insanın dünyayı nasıl algıladığının,
nesneler, olaylar, hareketler vb. hakkında ne düşündüklerinin açık bir ifadesidir.20
Kanz, deyim aktarmalarının dil yaşamının ilk belirtisi olduğuna dikkat çeker ve dil, metaforik
(değişmeceli) bir temele dayanır. Her dil az ya da çok, bir deyim aktarmaları sözlüğüdür” görüşüne yer
verir.21 Anlatılması, kavranması güç durumların birtakım benzetme ögelerinden yararlanılarak
somutlaştırma marifetiyle izah edilmektedir. Elbette bu izahta başka ahenk unsurlarının payı da
bulunmaktadır. Yani ses, kafiye ve hece ölçüsü gibi deyimlerin oluşmasında ve toplum katmanları
arasında yaygınlaşmasında etkili olan ögeler de bulunmaktadır. Türkçe deyimler bu açıdan incelendiğinde
somutlaştırma eğiliminin ne kadar güçlü olduğu çabuk anlaşılır.22 Bilgegil, istiare için “arada bir engel
karine (karîne-i mâni’a) bulunmak şartıyla, bir sözü, benzerlik ilgisiyle kendi manası dışında kullanmak
istiâre adını alır23 Dilçin, “bir şeyi kendi adının dışında, türlü yönlerden benzediği başka bir şeyin adıyla
anma”24 demektedir. Kazak Türkçesinde “Köz mayın tawısuw: Göz nuru dökmek; [Köz janarı sualdı /
közinii] nurı taydı / közinig nurı [otı] söndi [öşti]]: 1) Bul jerde qartaydı degen mağınada, 2) Ölim
isindi, ölimnig habarı keldi, ölim aldında turdı; ölimsiredi. 1) Yaşlanmak. 2) Ölüm vaktinin gelmesi”
örneklerinde deyim aktarması vardır.
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel, İng. Metonomy): Divan şiirinde “mecaz-ı mürsel” sanatını
karşılayan ad aktarması, anlatılmak istenen kavram kullanılmadan, onunla ilgisi, ilişkisi bulunan bir başka
kavramla dile getirilmesi yoluyla gerçekleşir.25 Bir sözün benzetme amacı gütmeden gerçek anlamının
dışında kullanılması olarak tanımlanan bu söz sanatına deyimler arasında çok rastlanmaktadır.26 Birçok
dilde görülen bu kavram, doğrudan doğruya onu söze dönüştüren kelimelerle değil; ilgili, bağlantılı
olduğu bir başka kelime veya kelimelerle anlatılır.27 Kazak Türkçesinde “[Közden jası burşaqtadı]:
Duygulanıp gözleri yaşarmak, ağlamak; [Közdig jasıp sel [köl] etti]; Közdig jasıp etti sel [Jambıl]:
Çok ağlamak sel gibi; [Köz joq [közsiz] batır]: Cesur, yiğit, korkak olmayan” ad aktarması vardır.
Somutlaştırma Soyut, anlatımı güç durumların, olayların, kavramların somut kavramlar
aracılığıyla örneklendirilerek dile getirilmesidir.28 Somutlaştırma Kazak Türkçesi deyimlerinde çok sık
başvurulan anlatım tekniklerinden biridir.
Deyimlerde en sık karşılaşılan anlam olayı, deyim aktarmasının bir türü olan somutlaştırmadır.
Deyim aktarması yanında ad aktarması ile oluşan deyimler de bulunmaktadır. Kimi deyimlerin de deyim
aktarmalarının temelini oluşturan benzetmelerle kurulduğu görülmektedir.29 Kazak Türkçesi deyimlerinde
yaptığımız taramalarda [Köz aldadı]: Üstünkörü iş yapmak, kandırmak, göz boyamak ~ [Köz boyadı]:
Aldadı, ötirik ayttı. Türkiye Türkçesi: Yalan söylemek, aldatmak, kandırmak; [Közin tuzday etti / közi
tuzday boldı]: Küte-küte közi kögerdi: Çok beklemek; [Köz boyavşı [baylavşı]: Siqırşı, adamdı aldavşı.
Sihirbaz; [Közi aşıq]: Bilimdi adam, teregnen oylaytın jan. Gözü açık, bilgili kimse” deyimlerinde
somutlaştırmanın varlığı tespit edilmiştir.
Benzetme: Bir varlığın bir başka durum ya da nesneyle benzerliği kurularak, benzetme ögesi de
kullanılarak anlatım bulmasıdır. Benzetme sözü daha etkili kılmak için aralarında türlü açılardan ilgi
bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından zayıf olanı nitelikçe daha üstün olana benzetmektir. Eski Türk
edebiyatında “teşbih” sanatı diye kullanılan bu sanatta kelimeler asıl anlamlarında kullanılmaktadır.30 Şu
deyimlerde [Közdig qaraşığınday saqtaw]: Gözbebeği gibi korumak; [Közderi şaqmaqtay]: Gözleri
çakmak çakmak olmak; [Közben attı / Köz buqasın körsetti]: Düşman gibi bakmak” benzetmeye örnek
teşkil eder.
Zıt Anlamlılık: Deyimlerde zıt anlamlılık da vardır. Mesela; [Köz jumdı] : 1) Nar tâvekelge
bastı; 2) Öldi; 3) Tük körmedimge bastı. 1) Tevekkül etmek. 2) Ölmek. 3) Göz yummak; [Közi tiri]:
Aman-esen, sav-salamat: Sağ olan kimse. [Közge urdı]: 1) Betke bastı; 2) Közge âsem körindi. 1) Göze
çarpmak. 2) Göze güzel görünmek; [Közge süyel boldı / közge bitken [şıqqan] süyeldey]: Nefret edici
görünmek.
Eş Anlamlılık (Ing. Synonymy): Eş anlamlılık, “İki veya daha çok kelimenin aynı veya birbirine
yakın anlam taşımasıdır."31 Deyimlerin eşanlamlılığı, onların genel semantiği kabul edilir. Bunları
birleştiren de genel anlamdır.32 Semantik açıdan eş anlamlı olan deyimlere bakacak olursak aynı veya
anlamı birbirine yakın olan fikri veya nesneyi ifade ederler. Kazak Türkçesinde; [Közdig [köz, közinig]
şırımın aldı / közin ildirdi / közi ilindi]: Kısa bir vakit yatarak dinlenmek. Köz tikti ~Köz janarınıg
uvıtın tökti ~Közi oynaqşıdı “Bir kimseye gözünü ayırmadan yiyecek gibi bakmak” örneklerinde eş
anlamlılık vardır.
Kazak Türkçesinde deyimler ile cümlelerin birbiriyle mana benzerliğine edebî dilde deyimsel
eşanlamlılık denir. Deyimsel eşanlamlılık iki, üç veya daha fazla olabilmektedir. Mesela “göz açıp
kapanıncaya kadar, kaş ile göz arasında, gözle görememek" deyimleri eşanlamlıdır. Hızlılık, anilik,
çabukluk ifade eder.33
Eşanlamlı olan deyimler, anlamdaş olmaları nedeniyle “gramatik” yönden de aynı yapıya
sahiptirler.
Çok Anlamlılık: Bir kelimede temel anlamda bağlantılı birden çok anlamın bulunması; bir
kelimenin, anlam gelişmesi yoluyla, asıl anlamı ile olan ilişkisini kaybetmeden yeni anlamlar
kazanmasıdır.”34 Lyons, çokanlamlılığı, “anlam bulanıklığı” ”(ambiguity) olarak nitelendirmektedir.35
“Bir gösterenin birçok gösterilen belirtme özelliği bir birimin birçok anlama içerme durumuna denir.
Örneğin Türkçede baş anlam birimi çokanlamlılık içeren bir öğedir. Çokanlamlılık sıklık kavramıyla
yakından ilgilidir. En sık rastlanan birimler, çokanlamlılığın en yoğun düzeye ulaştığı öğelerdir. Bağlam
ve durum, kullanım düzleminde çokanlamlılığı dengeleyici ve anlam belirsizliğini giderici etkenlerdir.”36
Çok anlamlılık yalnız leksikalık sözlere özgü değil deyimlerin bazı türlerine de özgüdür. Gerçek
varlıklar ile eşyaların değişimi, kendi aralarındaki yakınlıkla veya benzetmeyle ilgili kullanımının dışında
bazen deyimler kendilerini geliştirerek çok anlamlı olabilir.
Kazak Türkçesinde; [Közi tiri]: Aman-esen, sav-salamat: Sağ olan kimse; [Köz aşqızbadı
[aştırmadı] ]: 1) Bet qaratpadı. 2) Mazasın aldı, damıl bermedi, bas kötürge murşa bermedi; kün
körsetpedi 1) [Tabiat hakkında] Gözünü açtırmamak. 2) Huzur vermemek” deyimlerinde çok anlamlılık
vardır.
Banguoğlu, Türkiye Türkçesinde deyimleri "aslında ayrı bir lügat değeri kazanmış olan her
belirtme öbeğini birleşik kelime saymak yerinde olur" 37 görüşündedir.
Ergin, deyimler için ayrı bir başlık açmamıştır. Ergin, birleşik kelime, birleşik isim vs. gibi
yapıların kendine has bir sentaks yapısı olduğunu vurgulamaktadır.38
Aksoy, a) Eki sözcük kılığında deyimler, b) Sözcük topluluğu şeklinde deyimler, c) Cümle
halinde deyimler (Mastar halinde olan veya bir mastarla biten çekimlerinde bir fiille biten cümle kılığına
gireceklerinden bu bölük içerisinde yer alırlar: göz yummak>göz yumdum; göze girmek>göze girdim)
vardır.39
Özezen deyimleri, a) İki ya da daha fazla sözcüğün bir araya geldiği ve herhangi bir öbek türünde
(ad tamlaması, sıfat tamlaması, edat öbeği vb.) olanlar: Bunları kalıp sözlerden ayırırken mecaz
kullanımına dikkat edilmelidir. Bu tür deyimler, tam anlamıyla donmuş biçimde kullanılırlar: Mesela; göz
açık, vb. b) Sonu mastarla bitenler: Bunlar çekime girebilirler ve bu durumda da "deyimsi" adını alırlar:
Mesela; göze bat-, gözü doy-, gözleri gölgelen- vb. c) Cümle biçiminde olanlar: Bu tür deyimlerde,
sözcükler genellikle tek tek sözlük anlamlarıyla kullanılmıştır. Ancak cümlelerin bütününden çıkan anlam
gerçek dışıdır: 40 Basit veya herhangi bir zengin cümle yapısında olanlar.
Karahan, deyimleri “anlamca kaynaşmış birleşik fiiller" başlığı altında ele alır.41
Korkmaz, dört gruba ayırdığı birleşik fiilleri “anlamca kaynaşmış ve deyimleşmiş birleşik filler”
başlığı altında ele alır ve “ad ya da soylu bir veya birden çok kelimenin belirli şekil kalıpları içinde bir
esas fiil ile birleşerek anlam kayma ve kalıplaşmasına uğramasından oluşmuştur”42 şeklinde tarif eder.
Kazak Türkçesi kaynaklarında, deyimlerin gramatikal yapısı iki açıdan ele alınmıştır: a)
deyimlerin kelime gruplarıyla ilgisi, b) deyimlerin şekil ve cümle bakımından oluşumları.
1) Deyimlerin Kelime Gruplarıyla İlgisi: I. KerçecöaeB, ^a3arç Timmrç Opa3eonoarHnbirç
Ce3giri’nde bu konu hakkında bilgi vermektedir. KerçecöaeB, deyimlerin içinde kalıplaşmış kelime
grupları vardır diyemeyiz.43 Deyimlerin kelime gruplarıyla ilgisini onların “turaqtı tirkes"44 yapısında bir
kelimenin yerine gelmesi ve cümle öğelesi olarak kullanılmasına göre açıklayabiriz. Mesela, “ala göz
boldı" (birbirine küsmek) deyiminin içindeki kelimeleri tek tek ele aldığımızda onları bir kelime grubuna
dâhil edemeyiz. Ama cümlede “deyim halinde" ve “yüklem" görevinde kullanılır. “Kedey, jarlı”
anlamındaki “qolı qısqa" deyimi de bu duruma benzer bir yapı arzeder. Çeşitli kelime gruplarından
oluşmuş; ama cümle içinde fonksiyonu “sıfat fonksiyonunda isimdir”. Onun için deyimlerin kelime
gruplarıyla ilgisini açıklamakta esas kıstas onların bütün halinde bildirdiği “anlam ve yaptığı görev"
olmalıdır.
a) Anlamı Fiil Olan Deyimler: Kazak Türkçesinde deyimlerin birçoğu eylemlik öbeği
biçimindedir. Bu öbeklerin genellikle iki ya da üç öğeden kurulduğu görülmektedir. Bir eyleme dayalı
olan bu tür deyimler, yüklemleri çekimlenebilir, fakat sözcüklerin yerleri değiştirilmez. [Köz baylandı]
Kandırmak; [Közin [töbesin] oydı [testi] ]: Horlamak; [Közi şaldı]: Baykap, körip qaldı Görmek; [Közi
ilindi [ilikti]: Uyqığa ketti, uyqtap ketti. Uyumak.
b) Anlamı Isim Olan Deyimler: Deyimler, çoğunlukla bir eyleme dayanmakla birlikte, ad öbeği
biçiminde olanlar da vardır: [Közdi jel qaptadı]: Cahil olmak; [Közin [köz] qıstı]: 1) Közimeg işara etti,
belgi berdi; közimen ımdadı; 2) Imı-jımı bir is etti. 1) Gözüyle işaret etmek. 2) Kurnazlık.
c) Anlamı Sıfat Fonksiyonunda İsim Olan Deyimler: [Köz joq [közsiz] batır]: Jürek jutqan, er
jürek, batır; anav-mınavdı eleg qılmaytın öte qaysar kisi: Cesur, yiğit, korkak olmayan; [Közi tiri]:
Aman-esen, sav-salamat: Sağ olan kimse; [Köz körgen]: Birin-biri biletin, tams adam: Birbirini
tanıyan, tamdık kimseler.
d) Anlamı Zarf Fonksiyonunda İsim Olan Deyimler: [Közdi aşıp-jumğanşa]: Birden çabuk
olması, göz açıp kapayıncaya kadar; [Köz mölşermen [mölşeri] ]: Şamamen, jalpı nobaymen; köz
tarazısımen. Göz kararı; [Közin baqıraytıp qoyıp] Yüz yüze, göz önünde.
Yukarıdaki örneklerdeki deyimlerin kelime gruplarıyla ilişkilendirilen türüne çokça rastlanır.
Bunların içinde özellikle anlamı fiil olan deyimler sayıca fazladır.
2) Deyimlerin şekil ve cümle bakımından oluşumlarım şu şekilde sınıflandırmak mümkündür:45
a) Zat Esim+Etistik Tirkesi (İsim+Fiil Terkibiyle Oluşanlar): deyimlerin dış görünüşleri
bakımından serbest kullanımlara benzemesi şeklinde ortaya çıkar. Yani isim parçadaki asıl anlamında
olsa bile yüklemde aynı anlamda olabilmektedir. [Köz tanıs]: Göze aşinalığı olan, [Közin aşuv]:
Aydınlanmak, öğrenmek; [Köz ilmev]: Göz kırpmamak, hiç uyumamak.
b) Zat Esim+ Zat Esim Tirkesi (İsim+İsim Terkibiyle Oluşanlar): [Köz uşında]: Alısta, jıraqta;
köz jeter-jetpes jerde. Çok uzakta; [Közimnig nurı [şamşırağı, qaraşığı]]: Gözünün nuru; [Közi soqır]
Bir şey anlamayan, sezmeyen kimse; [Közi tiri]: Aman-esen, sav-salamat: Sağ olan kimse.
c) Sın Esim+Zat Esim Tirkesi (Sıfat+ İsim Terkibiyle Oluşanlar) [Suvıq habar]: Kötü haber.
d) Zat Esim+ Sın Esim Tirkesi (İsim+Sıfat Terkibiyle Oluşanlar): [Közi aşıq]: Gözü açık, bilgili
kimse; [Közi qanıq]: Yeterince bilen, bilgili kimse; [Közin ala bere]: Bakışlarını başka bir tarafa
yöneltmek.
e) Sın Esim+ Sın Esim Tirkesi (Sıfat+Sıfat Terkibiyle Oluşanlar): [Qara söz]: a) Sıradan edebi
olmayan söz, b) Düz yazı nesir.
f) Etistik+ Zat Esim Tirkesi (Fiil+İsim Terkibiyle Oluşanlar): [İşken asın jerge qoydı]: Değer
vermek.
g) Etistik+ Etistik Tirkesi (Fiil+Fiil Terkibiyle Oluşanlar): [Boldı-boldı]: Tez olgunlaşan bir
kavun türü.
h) Zat Esim+ Üstev Tirkesi (İsim+Zarf Terkibiyle Oluşanlar): [Kevdesi jogarı]: Kibirli olan.
l) Jok Sözi Xatıstı Tirkes (“Yok” Kelimesiyle Oluşanlar): [Köz joq [közsiz] batır]: Jürek jutqan,
er jürek, batır; anav-mınavdı eleg qılmaytın öte qaysar kisi: Cesur, yiğit, korkak olmayan.
m) Elikteviş Xatıstı Tirkes (Benzetme Yoluyla Oluşanlar): [Kökiregi qars uradı]: Darılmak,
küsmek.
n) San Esim Xatıstı Tirkes (Sayı İsmiyle Yapılanlar): [Qırk jamav]: Çok eskimiş.
İki Öğeli Deyimlere Örnekler: Kazak Türkçesinde iki ögeden müteşekkil olan deyimler sayıca
fazladır. Taradığımız eserden tespit ettiğimiz örnekler şöyledir: [Köz jasıp qaldı]: İzine nadastı,
qarasınan qol üzdi, qapelimde ayrılıp qaldı, joğalttı: Gözden kaybolmak, izini kaybettirmek; [Köz
ayırmadı [almadı, avdarmadı] ]: Bir şeye gözünü ayırmadan bakmak; [Köz aşpadı]: Zorluktan,
sıkıntıdan kurtulamamak; [Köz aşqızbadı [aştırmadı] ]: 1) Bet qaratpadı. 2) Mazasın aldı. 1) [Tabiat
hakkında] Gözünü açtırmamak. 2) Huzur vermemek; [Közben attı / Köz buqasın körsetti]: Düşman gibi
bakmak; [Közben jedi / Közben işip-jedi]: Bir kimseye veya bir nesneye dikkatlice bakmak; [Köz
aldadı]: Üstünkörü iş yapmak, kandırmak, göz boyamak; [Köz bayladı]: Aldap, abradı. Kandırmak;
[Köz baylandı]: Imırt jabıldı, qas qaraydı, qaraqğı tüsti. Karanlığın çökmesinden sonra gözün
görememesi; [Közben attı / Köz buqasın körsetti]: Düşman gibi bakmak; [Közben jedi / Közben işip-
jedi]: Bir kimseye veya bir nesneye dikkatlice bakmak; [Közben joldı]: Tüm etrafı gözetlemek, yönü
belirlemek; [Köz boldı]: 1) Ye boldı, bas-köz boldı, bası-qasında jürdi, qaravıldadı, qorıdı; 2) Qaravıl
boldı. [Jağımsız mağınada]. 1)Korunması gereken kimseyi ya da nesneyi gözetmek. 2) Gözcü [hoş
olmayan, sevimsiz anlamda]; [Köz boyadı]: Aldadı, ötirik ayttı. Yalan söylemek, aldatmak, kandırmak;
[Közbe almadı]: Dikkate almamak, önem vermemek, bir kimseyi yok saymak; [Közge basıldı]: Birden
gözün dikkatini çektiği şey; [Közge körinbedi]: 1) İstegen isi, jaqsılığı bağalanbadı; 2) Közine az
körindi, qanağat qılmadı. 1) Yapılan iyiliğin bilinmemesi. 2) Kanaatkâr olmamak; [Közge körindi]:
Meşhur olmak; [Közge [közden] salmaydı]: Bir kimseyi dışlamak; [Közge tüsti [şalındı, ilikti] / közi
şaldı]: 1) Körindi, körinip qaldı; 2) Jaqsı tanıldı. 1) Beklenen bir kimseyi gelirken görmek. 2) İyi
tanınmak; [Közge urdı]: 1) Betke bastı; 2) Közge âsem körindi. 1) Göze çarpmak. 2) Göze güzel
görünmek; [Közge şuqıdı [türtti] ]: 1) Betine şıjğırıp bastı; 2) Közge küyik etti. 1) [halk] Korku vermek
2) Bir kimseye yapılan iyiliği yüze vurmak; [Közge [közine] ilmedi]: Görmemezlikten gelmek, bir
kimseyi yok saymak; [Közdi aldı / közdin jayın aldı]: 1) Özine eriksiz qarattı, qızıqtırdı; 2) Qızılıqtırdı,
süykimdi körindi. 1) İnsanların dikkatini çekmek. 2) Edepli, nazik görünmek; [Közdiq qortı]: İnsanların
dikkatini çekmek; [Közdiq [köz, közinig] şırımın aldı / közin ildirdi / közi ilindi]: Kısa bir vakit
yatarak dinlenmek; [Közdi jel qaptadı]: Cahil olmak; [Köz jazbadı]: 1) Qarasınan adasıp qalmadı; 2)
Köz ayırmay, tesile, qadala qaradı. 1) Gözden kaçırmamak. 2) Gözünü ayırmadan bakmak; [Köz
jazdırdı]: Bakılan şeyler arasından o, [bir şey] görülmemiş olmak, gözden kaçırmak; [Köz jasıp qaldı]:
Türkiye Türkçesi: Gözden kaybolmak, izini kaybettirmek; [Köz janarınıg uvıtın tökti / köz suğın
qadadı]: Gözünü ayırmadan yiyecek gibi bakmak; [Köz janarı sualdı / közinig nurı taydı / közinig
nurı [otı] söndi [öşti] ]: 1) Bul jerde qartaydı degen mağınada. 2) Ölim isindi, ölimnig habarı keldi, ölim
aldında turdı; ölimsiredi. 1) Yaşlanmak. 2) Ölüm vaktinin gelmesi; [Köz [köziniq] jası qabıl boldı / köz
jasın idi [kördi] ]: Tövbe etmek; [Köz jasına [künasına, obalına] qaldı]: İhanet etmek; [Köz jasına
suardı]: Sıkıntılarla olgunlaşmak; [Köz jasın köl qıldı / köz jası köl [bulaq] boldı / köziniq jasın köl
qılıp buladı / köziniq jasın tökti [bulaydı] / köziniq jasın köldey tökti]: Çok ağlamak; [Köz jasın tıydı
/ jası tıyıldı]: 1) Jılağamn quydı; 2) Jubandı, jubamşı boldı, qayğıdan arıldı; 1) Ağlamayı bırakmak. 2)
Kaygıdan kurtulmak; [Köz jetpeydi]: Aklın almaması; [Köz jumbayğa saldı]: 1) Tâvekel etti; 2) Nem
kettige bastı. 1) Tevekkül etmek. 2) Aklına geleni düşünmeden yapmak; [Köz jumdı] : 1) Nar tâvekelge
bastı; 2) Öldi; 3) Tük körmedimge bastı. 1) Tevekkül etmek. 2) Ölmek. 3) Göz yummak; [Köz jügirtti
[jiberdi]: Bir şeyi dikkat etmeden incelemek, bakmak; [Köz [közi] qaraqtı]: Çok okuyan bilgili kimse;
[Köz [közin] qızarttı / közi qızdı [qızıqtı] ]: Bir şeye heveslenmek, bir şeyi arzulamak; [Köz qıldı]: 1)
Qır körsetip, âdeyi istedi, körsin dep istedi [ayttı]; 2) Qaravıl qoydı, ayğaqqa qoydı. 1) Bir kimsenin
gözünü korkutmak. 2) Art niyetli davranmak; [Köz maylandı]: Gözü doymak; [Köz saldı [tastadı] ]: Bir
kimseye çok bakmak; [Köz süzdi]: Telmirdi, jalınışpen qaradı; tilemsektendi: Kendine acındırarak
bakmak; [Köz sürinedi]: 1) Tipti köp, şeksiz mol; köptiginen ayıra almay, köz jagılısadı; 2) Qızğa degen
jasauvğa köz sürinedi [AT]. 1) Çok fazla bakmak. 2) Güzelliğiyle göz yanıltmak; [Köz tartadı [tarttı]:
Göze çarpmak, gözü alan şey; [Köz tidi [ötti] / til-köz tidi]: Nazar değmek; [Köz toqtattı]: Bir şeyi
bulmak için bakmak; [Köz [közin] tikti [qadadı] ]: 1) Qadala qaradı, tesile qaradı; 2) Tağdırına köz
jiberdi, oyladı. 1) Gözünü dikip bakmak. 2) Ömrünü düşünmek; [Köz [közi] üyrendi]: Vakıf olmak;
[Köz şaldı]: Bir şeyi ya da bir kimseyi görmek; [Köz ağardı [aqtı]]: 1) Botaday bozdap, zar jıladı;
egiregende etegi toldı; 2) Soqır boldı. 1) Çok ağlamak. 2) Kör olmak; [Közi ayttı]: Bakışlarla anlatmak;
[Közi aşıldı / köz [közin] aştı]: 1) Kökiregin, sanasın oyattı; sanası oyandı, ömirdi bildi, tanıdı; 2)
Sordan arıldı, tegdikke, erkindikke qolı jetti; 3) Bir nârsenig tiegi ağıtıldı; jolı aşıldı, qolaylı jağday tudı;
4) Sauvattandı, bilim aldı. 1) Hayatı öğrenmek. 2) Özgürlüğe ulaşmak. 3) Yolu açılmak. 4) Eğitim almak;
[Közi battı [joğaldı, joyıldı, qurıdı] / közin joğalttı [joydı, qurttı] / qarası battı [joğaldı, öşti]]:
Kaybolmak, yok olmak; [Közi javdıradı [möldiredi] ]: Nazlanarak bakmak; [Közi javtaqdadı]:
Acındırarak bakmak; [Közi jetti / közin jetkizdi]: 1) Kamil sendi; aquqatına qaqdı; 2) Amqtap ayırıp
kördi, ajırattı, tanıdı. 1) Bir kimseye inanmak. 2) Ayırt etmek; [Közi qarauıttı]: Çok yorulmak, başı
dönüp gözü kararmak; [Közi qarıqtı]: Gözün parlak şeylere bakamaması; [Köz ilespedi]: Göze
ilişmemesi; [Közimen attı]: Bakıp kalmak; [Közimen [-nen] tizdi]: Gözüyle sıraya koymak; [Közin
aldadı [aldı] ]: Gözünü aldatmak; [Közin ayırmadı [almadı, audarmadı] ]: Gözünü ayırmadan
bakmak; [Közinde qaldı]: dial. Közge tüsti, körindi. Aklında kalmak; [Közine bastı]: Yüzüne vurmak;
[Közine ilinbedi]: Gözüne hiçbir şeyin görünmemesi; [Közin [köz] qıstı]: 1) Közimeg işara etti, belgi
berdi; közimen ımdadı; 2) Imı-jımı bir is etti. 1) Gözüyle işaret etmek. 2) Kurnazlık; [Közin süzdi]: 1)
Qısılıp tömen qaradı. 2) Telmirdi; dâme etti. 1) Utanarak bakmak. 2) Arzuyla bakmak; [Közi oynaqşıdı]:
Bir kimseye yiyecek gibi bakmak; [Közi sağal eken]: Kör olmak; [Közi taydı]: 1) Nazarın basqa jaqqa
avdardı, közin tasaladı; 2) Öldi, dünie saldı; közi joyıldı. 1) Bakışlarını başka tafara çevirmek. 2) Ölmek;
[Közi toydı]: 1) Kögili toldı; qumarı tarqadı; 2) Qanağat etti. 1) Gözü doymak 2) Kanaat etmek; [Közi
tüsti / köz saldı]: 1) Nazarı avdı; 2) Agsarı avdı, qızıqtı. 1) Bakışım başka tarafa çevirmek. 2) Bir şeyi
beğenmek; [Közi tiri]: Aman-esen, sav-salamat. Sağ olan kimse; [Közi şaldı]: Görmek; [Közi ilindi
[ilikti] ]: Uykuya dalmak.
Üç Öğeli Deyimlere Örnekler: [Közge türtse körgisiz] Zifiri karanlık; [Köz qiığın [qırın] saldı
[tastadı] / köz tastadı / köz qiığı tüsti]: 1) Közinig oşımen qaradı; qarap qoydı. 2) Basköz boldı; nazarın
salıp jürdi. 1) Göz ucuyla bakmak. 2) Göz kulak olmak; [Köz qırına aldı]: Kontrol etmek, denetlemek;
[Közi bulauday [bileuvdey, dobalday] boldı]: Ağlamaktan gözleri kızarmak; [Közi alaqanday
[şaraday, atızday, şaqıraqtay] boldı / közi uyasınan [şarasınan] şıqtı]: Ne yaptığını bilmeyen; [Közi
jarq ete tüsti]: Ferahlamak, rahatlamak; [Közi köl jasqa toldı]: Gözleri yaşarmak, gözleri dolmak;
[Közdiq qurtın jedi]: İlginç şey; [Közden tasa qılmadı [eki eli tasa qılmadı]: Göz önünden
ayırmamak, başka bir yere gitmesine izin vermemek; Közden ğayıp [tasa] boldı]: Lezde, közdi aşıp-
jumğanşa joq boldı: Birden gözden kaybolmak; [Közden jası burşaqtadı]: Egilip jıladı, közden jası
parladı: Duygulanıp gözleri yaşarmak, ağlamak; Köz mayın tawısuw: Göz nuru dökmek; [Közge jılı
[ıstıq] körindi / közine jılı uşıradı / közge ottay [şoqtay] basıldı [uşıradı] Tanıdık kimse; [Közi
[uyqısı] şayday aşıldı]: Uykusu açılmak; [Közin tuzday etti / közi tuzday boldı]: Çok beklemek;
[Közin şel bastı [qaptadı] / közine şel bitti / köziniq eti östi]: Kimseyi beğenmemek; [Köziniq jası
keppedi [qurğamadı] ]: Çok ağlamak; [Közin appaq qıldı]: Aldatmak, izini kaybettirmek; [Közin aşa
almadı]: 1) Azaptan, beynetten, t. b. Qutılmadı; 2) Pagsıp bitip qaldı, mandımsıp bolıp qaldı. 1)
Zorluktan, sıkıntıdan kurtulamamak. 2) Kibirlenmek; [Köz uşına ketti]: Çok uzağa gitmek, gözden
kaybolmak; [Köziqe qum quyılsın!]: qarğıs. Bir kimsenin ölmesini istemek; [Köziniq [köz] astımen
qaradı [baqtı]]: Göz ucuyla bakmak; [Közi ottay [şıraday] jandı [jaynadı] ]: 1) Közi nur şaştı; 2) Janı
kirdi, raqattandı. 1) Sevinmek. 2) Rahatlamak; [Közge sap ete tüsti]: Türkiye Türkçesi: Birden aklına
gelmek; [Közge süyel boldı / közge bitken [şıqqan] süyeldey]: Türkiye Türkçesi: Nefret edici
görünmek; [Közge sınıq keldi [körindi] Nezaketli, kibar, edepli olmak; [Közden bulbul [bir-bir] uştı]:
Geçen zamanın bir daha geri gelmemesi; [Közden ğayıp [tasa] boldı]: Birden gözden kaybolmak;
[Közden jası burşaqtadı]: Duygulanıp gözleri yaşarmak, ağlamak; [Közden nur taydı]: Gözünün nuru
gitmek, kör olmak; [Közin şel [aq şel] qaptadı]: 1) Eş nârseni körmeytin boldı. [Körse de, körgisi
kelmeytin, bilse de, bilgisi kelmeytin kisi turalı aytıladı]; 2) Nadandıq, bilimsizdik jegdi. 1) Gözüne perde
inmek. 2) Cahilce davranmak; [Közin [töbesin] oydı [testi] ]: Horlamak; [Köz qiyığın tikti]: Gözlerini
ayırmadan bakmak; [Köz-qulaq boldı]: Göz kulak olmak; [Köz qumarı qandı]: Arzu edilen bir şeye
ulaşılan andaki mutluluk; [Közdi jumıp jiberedi / közdi tars jumdı]: Tevekkül etmek; [Közdiq jasıp
sel [köl] etti]: Çok ağlamak sel gibi.
Cümle Biçiminde Deyimler: [Közge türstse körinbeytin qaraqğı / közge türtkisiz qaraqğı /
közge türtse körgisiz qaraqğı / köz türtkisiz]: Tas tünek qaraqğı, jeti qaraqğı tün. Tün: Karanlığın
çökmesinden sonra gözün görememesi, zifiri karanlık; [Közben körgen anıq, qulaqpen estigen tanıq]:
Estigen ötirik, körgen şın degen mağınada: Gözünle gördüğüne inan, kulağınla işittiğine inanma;
[Közine qan quyıldı [toldı] ]: Bir şeye çok kızmak, düşman kesilmek; [Közinen [köziniq] sorası aqtı /
köziniq sorası sorğaladı]: Çok ağlamak; [Közinen ot şaştı / közine ot urdı]: Öfkelenmek, gözünden
ateş saçmak; [Közine topıraq şaştı [saldı] ]: 1) Jamandıq istedi. [Köbine, közi joq kisi, ne marqum
kisige jasalğan qiyanatqa baylanıstı aytıladı]; 2) Közine istegen bop körindi. 1) Kötülük yapmak. 2)
Yapmadığı işi yapmış gibi göstermek; [Közine uyqı tığıldı [tireldi] ]: Uykusu gelmek; [Közge küyik
boldı]: Sadece kötülük yapan, faydası olmayan kimse; [Közin jasqa toltırdı]: Hüngür hüngür ağlamak;
[Köz [közge] türtki boldı [qıdıldı, etti] ]: Görünüşü herkesi huzursuz etmek.
Kazak Türkçesi deyimlerinde sayısı çok olmamakla birlikte sıfat fiil tamlaması biçiminde olanlar
da vardır. Bu deyimlerin eylemlik öbeğinden farklı olarak yüklemleri de değiştirilememektedir: [Köz
körgen]: Birin-biri biletin, tanıs adam: Birbirini tanıyan, tanıdık kimseler.
Deyim kurulumunda kesintili cümleler de vardır. Bu görüşte tamlama kurulumunda tekrarlanarak
söylenen sözcüklerden biri kalıplaşabilmektedir. Mesela; ay dese ağzı var, güneş dese gözü var”; ay dese
(ağız) gün dese (göz)” gibi.
5. Kazak Türkçesinde ve Türkiye Türkçesinde Deyimler Arasında Anlam Bakımından
Ortaklıklar:
Köz tanıs “Göze aşina olan”, Köz körgen “Birbirini tanıyan, tanıdık kimseler”, Köz üyrendi
“Vakıf olmak” anlamlarındaki bu deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz aşinalığı” (Birini zaman zaman
görmekten ileri gitmemiş olan tanıma) Tarama Sözlüğünde gözü anlamak “Görüp tanımak, gözü
ısırmak” deyimleriyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz jügirtti “Bir şeyi dikkat etmeden incelemek, gözden geçirmek” anlamındaki deyim Türkiye
Türkçesindeki “göz atmak ~ gözden geçirmek ~ göz gezdirmek” (Uzun uzadıya üzerinde durmayıp
şöyle bir bakmak) deyimleriyle anlam bakımından aynıdır.
Köz jazdırdı “Gözden kaçırmak” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “gözden kaçırmak
~ gözden kaçmak” (Bakılan şeyler arasında o, (bir şey) görülmemiş olmak) deyimleriyle aynı
anlamdadır.
Közi qarauvıttı “Çok yorulmak, başı dönüp gözü kararmak” anlamındaki deyim Türkiye
Türkçesindeki “gözleri [gözü] kararmak (a) Baş dönmesinden, açlıktan, aşırı yorgunluktan gözleri iyi
göremez olmak) deyimiyle aynı anlamın taşımaktadır. Tarama Sözlüğünde, göz karartmak ~göz
karatmak “Hiç bir şeyi göremez hale gelmek, ihtiyarını, iradesini kaybetmek” deyimleriyle aynı anlamın
taşımaktadır.
Közge tüskiş “Birden dikkat çekmeyi başaran, hemen fark edilen”, Közdi aldı “İnsanların
dikkatini çekmek”, Közdin qurtı “Dikkat çekmek” anlamlarındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki
“gözde olmak” (a) Sevilen, beğenilen, kayırılan kişi olmak, b) Önemli bir kimsenin en çok beğendiği,
ilgilendiği kadın olmak) deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedirler.
Közi ayttı “Bakışlarla anlatmak”, Közin qıstı “Gözüyle işaret etmek” anlamındaki deyimler
Türkiye Türkçesi Deyimler Sözlüğündeki “göz etmek” (Göz işaretiyle isteklerini anlatmak); Tarama
Sözlüğünde, “göz kakmak ~göz ka8mak) “Göz ile işaret etmek, göz etmek, göz kırpmak”; göz kıpmak
~ göz kapmak “Göz kırpmak, göz işareti yapmak” deyimleriyle aynı anlamı içermektedir.
Közdi aşıp jumğanşa “Birden çabuk olması, göz açıp kapayıncaya kadar” anlamındaki deyim
Türkiye Türkçesindeki “göz açıp kapayıncaya kadar ~ göz yumup açıncaya kadar” (Çok kısa bir
zamanda) deyimleriyle aynı anlamdadır.
Közi jark ete tüsti “Ferahlamak, rahatlamak” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “gözü
gönlü açılmak” (Neşelenmek, içine ferahlık dolmak) deyimiyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedir.
Göz ile gönül bağı çok özeldir ve daha çok maneviyata aittir. Ağız ise mideyle olan bağlantısı ile
maddiyatı sembolize ediyor ve bunu deyimlere de taşımaktadır. Gözü aç/aç gözlü, gözü doymak, gözüyle
yemek, gözünü toprak doyursun” gibi deyimlerin olumsuz nitelikleri yansıtarak gözün kendi
özelliklerinden uzaklaştığını, ruhaniliğe değil, cismaniliğe hizmet ettiği görülüyor.46
Köziniq astımen qaradı “Yüzüne bakmayarak başka bir yere bakmak”, Köz qiyığın saldı “Göz
ucuyla bakmak”, Köz qiyığımen qaradı “Bir kimsenin yüzüne bakmadan konuşmak” anlamlarındaki
deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz ucuyla bakmak ~ göz kuyruğuyla bakmak” (Başını çevirmeden
gözlerini yana çevirerek bakmak, sezdirmeden bakmak) deyimleriyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedirler.
Köz boldı “Korunması gereken kimseyi ya da nesneyi gözetmek” Köz qiyığın saldı “Göz kulak
olmak” Köz qulaq boldı “Göz kulak olmak” anlamlarındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz kulak
olmak” (a) Korunması gereken kimseyi ya da şeyi görüp gözetmek, b) Görme, işitme yoluyla bilgi
edinmeye çalışmak) Tarama Sözlüğünde, göz kulak tutmak “Göz kulak olmak” deyimleriyle aynı
anlamı taşımaktadır. “Göz kulak olmak” deyimi, Kutadgu Bilig’de köz ;ula; tut-47 biçiminde ve aynı
anlamda geçer.
Köz aşqızbadı “Huzur vermemek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz
açtırmamak” (Başka bir iş yapmasına vakit ve fırsat vermemek) deyimiyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedir.
Köz tikti “Gözünü dikip bakmak”, Köz janarınıq uvıtın tökti “Gözünü ayırmadan yiyecek gibi
bakmak”, Közi oynaqşıdı “Bir kimseye yiyecek gibi bakmak” anlamlarındaki deyimler Türkiye
Türkçesindeki “gözle [gözüyle] yemek” (a) Birine, bir şeye istekle ve dik dik bakmak, b) Uğursuzluk
getiren bakışlarını üstünden ayırmayarak bir şeyin, bir kimsenin kötü duruma düşmesinde etken olmak)
Tarama Sözlüğünde, göz urmak “Dikkatle bakmak, göz koymak” deyimleriyle anlam bakımından
benzemektedir. Köz tikti deyimi Kutadgu Biligde köz tik- (1) Göz koymak, göz dikmek, 2) Sabir bir
noktaya bakmak” deyimiyle anlam ve biçim bakımından aynıdır. Bu deyimde “gözle ağaç kültü” arasında
bağlantı kurmak gerekmektedir. Şöyle ki, dikmek fiili çok anlamlı bir fiildir. Ancak bu fiilin temel anlamı
“bir nesneyi dikey olarak sabit bir şekilde durdurmak, bir yere sançmak” anlamıdır. Bu bağlamda
“dikmek” fiilinin en çok ağaçla bağlı olduğu düşünülebilir. “Göz dikmek” fikrin, düşüncenin bir yere, bir
şeye odaklanması ile gözün (mecazî de olsa) orada sabitleşmesi, bir nevi dikilip kalmasıdır. Bir ağaç
dikildiği yerden ayrılmadığı gibi göz de bahis konusu noktada sabitleşir. Bugün Türkiye Türkçesinde
“göz dikmek” deyiminin günümüzdeki anlamı bir şeyi ele geçirme isteği ile ilgilidir. Gözünü dikmek
birisine veya bir şeye umudunu bağlama anlamına geliyor.48
Közinen ot şaştı “Öfkelenmek, gözünden ateş saçmak” anlamındaki deyim Türkiye
Türkçesindeki “gözleri [gözü] dönmek” (Aşırı bir istek ya da çok öfkelenme dolayısıyla saldıracak
durumda olmak) deyimiyle aynı anlamı taşımaktadır.
Köz jumdı “Göz yummak”, Közi taydı “Ölmek” anlamlarındaki deyim Türkiye Türkçesindeki
gözü sönmek ~ gözleri [gözü] kapanmak (a) Ölmek, b) Çok uykusu geldiğinden göz kapakları gevşeyip
birbirine yaklaşmak) deyimleriyle aynı anlamı taşımaktadır.
Köz maylandı “Gözü doymak”, Közi toydı “Gözü doymak” anlamlarındaki deyimler Türkiye
Türkçesindeki “gözü doymak” (Çok isteyen kimse, istediklerini bol bol elde ettiğinden artık daha çoğunu
istemez olmak) deyimiyle aynı anlamı taşımaktadır.
Köz qıldı “Bir kimsenin gözünü korkutmak” Közge şuqıdı “[halk] Korku vermek”
anlamlarındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki “gözünü korkutmak ~ gözdağı vermek” (Korkar
duruma getirmek, yıldırmak, istenilen şeyi yaptırmak için korkutucu sözler söylemek, korkutucu
davranışlarda bulunmak) deyimleriyle aynı anlamı taşımaktadır.
Közi köl jasqa toldı “Gözleri yaşarmak, gözleri dolmak” Közden jası burşaqtaydı “Duygulanıp
gözleri yaşarmak, ağlamak” anlamlarındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki “gözleri dolmak (dolu
dolu olmak) ~ gözleri yaşarmak” (Üzülme ya da duygulanmadan gözleri yaşla dolmak) deyimleriyle
aynı anlamı taşımaktadır. Kazak Türkçesindeki deyimler, Kutadgu Biligde “közde a;ın a;ıt-“ (Gözden
sel gibi yaş akıtmak, gözlerinden yaş boşanmak)49 deyimiyle de benzerdir. Bu deyimlerde “gözle su
kültü” arasında bağlantı kurmak kolaydır. Ağlama eyleminin gözle bağlı olması ve gözyaşları gözün suyu
ile bütünleşmiştir. Bilindiği gibi gözyaşlarının çıktığı nokta gözün pınarı (Kazak Türkçesinde közün
bulağı) diye adlandırılıyor. Pınarın toprağın altından çıktığı yer ise pınarın gözü (Kazak Türkçesinde
közün bulağı) şeklinde karşılık bulmuştur.
Közi tidi “Nazar değmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz [nazar] değmek ~
göze gelmek” (Uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç ya da hayran bakışlar dolayısıyla fena
bir duruma düşmek) deyimleriyle aynı anlamı taşımaktadır.
“Göz değmek” uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla
kötü bir duruma düşmek olayının gözdeki kötü bir ışık enerjisi nedeniyle doğduğu bilinmektedir. 50
Közge basıldı “Birden gözün dikkatini çeken nesne”, Közge urdı “Göze çarpmak”, Köz tartadı
“Göze çarpmak, gözü alan nesne anlamlarındaki” deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz alıcı” (Göze
çarpan, güzelliği dikkat çeken, alımlı) deyimiyle aynı anlamı taşımaktadır.
Közge almadı “Dikkate almamak, önem vermemek, bir kimseyi yok saymak”, Közge ilmedi
“Görmemezlikten gelmek, bir kimseyi yok saymak” anlamlarındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz
ardı etmek” deyimiyle anlam bakımından benzemektedir. Tarama Sözlüğünde, gözden savmak
“Ehemmiyet vermemek, nazara almamak” deyimleriyle anlam bakımından benzemektedir.
Köz aldadı “Üstünkörü iş yapmak, kandırmak, göz boyamak”, Köz bayladı “andırmak” Köz
boyadı “Yalan söylemek, aldatmak, kandırmak” Közin aldadı “Gözünü aldatmak” anlamlarındaki
deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz boyamak” (Kötü şeyi iyi gibi göstererek aldatmak) deyimiyle
anlam bakımından benzemektedirler.
Köz ayırmadı “Bir şeye gözünü ayırmadan bakmak”, Közben jedi “Bir kimseye dikkatlice
bakmak” Köz jazbadı “Gözünü ayırmadan bakmak” Köz qiyığın tikti “Gözlerini ayırmadan bakmak”
Köz saldı “Bir kimseye çok fazla bakmak” Köz sürinedi “Bir kimseye ya da nesneye çok bakmak”
deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz kesilmek” (Olanca dikkatini toplayarak bakmak) Tarama
Sözlüğünde göz urmak “Dikkatle bakmak, göz koymak” deyimleriyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedir.
Köz türtki boldı “Herkesi huzursuz etmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göze
batmak” (a) Görünüşte herkesi tedirgin etmek, b) Başkalarının çekemeyeceği bir yüksekliğe erişmek)
deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz aldında “Göz önünde bulunmak, yüz yüze bulunmak” anlamındaki deyim Türkiye
Türkçesindeki “göz önünde” deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz jeter jer “Gözün alabildiği yere kadar” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz
erimi” (Gözün alabildiği uzaklık) deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir. Kazak
Türkleri, yakın uzaklığı veya çok yakın uzaklığı ifade etmek için insan ve hayvan uzuvlarından
yararlanırlar. Buna ölçü terminolojisinde “Antropometrik sistem” adı verilir. “köz jeter jer" örneği de
antropometrik sistemle oluşturulmuş bir deyimdir. Bu konudaki örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Mesela; aya; jeter jer: Ayak uzatılabilen yere kadar olan mesafe demektir. 51
Köz mölşermen “Göz kararı ölçmek, tartmak” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz
kararı” (Ölçülerek ya da tartılarak değil, gözle oranlayarak belirlenen (miktar) deyimiyle aynı anlamı
taşımaktadır. Bu örnek de Antropometrik sistemle meydana getirilmiş deyimlerden biridir.
Közden tasa qılmadı “Göz önünden ayırmamak, başka bir yere gitmesine izin vermemek”
anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “gözaltı etmek ~ gözaltına almak” (Bir kimseyi, belli bir
yerden ayrılmasına izin vermeyerek denetlemek) deyimleriyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedir.
Közi ottay jandı “Sevinmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “gözleri parlamak ~
gözlerinin içi gülmek” (Çok sevinçli olduğu, yüzünden gözünden belli olmak, yüzünde sevinç ve umut
belirtileri görülmek) deyimleriyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Közi sağal eken “Kör olmak” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki gözü akmak ~ gözü
sönmek (Gözü yaralanıp kör olmak) deyimleriyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Közsiz erlik “Tehlikeli bir işe girişmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göze almak
(almamak) ~ göze görünmemek” (Yapmaya karar verdiği iş dolayısıyla karşılaşabileceği tehlikeyi
kabul etmek (etmemek) deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz jazıp qaldı “Gözden kaybolmak, izini kaybettirmek” Köz uşına ketti “Çok uzağa gitmek,
gözden kaybolmak” Közden ğayıp boldı “Birden gözden kaybolmak” Közin appaq qıldı “Aldatmak,
izini kaybettirmek” Közi battı “Kaybolmak, yok olmak” anlamındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki
“gözden kaybolmak- gözden uzaklaşmak” (Görülmekte olan kişi, şey, görülmez olmak) deyimleriyle
anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz tutıp otır “Gözlemek, takip etmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz
hapsine almak” (Bakışlarını üzerinden ayırmayarak bir kimseyi gözetlemek) Tarama Sözlüğünde, göze
dutmak, (göz tutmak) deyimleriyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Közi tüsti “Bir şeyi beğenmek” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “gözü tutmak”
(Görünüşü, davranışı dolayısıyla bir kimseyi beğenmek) deyimiyle anlam bakımından benzerlik
göstermektedir.
Köz baylandı ~ Közge türtse körinbeytin qaranğı “Karanlığın çökmesinden sonra etrafı
görememek” anlamındaki deyimler Türkiye Türkçesindeki “göz gözü görmemek” (Yoğun karanlıktan ya
da tozdan, dumandan hiçbir şey görülmez olmak) deyimiyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Köz qarıqtı “Gözün parlak şeylere bakamaması” anlamındaki deyim Türkiye Türkçesindeki “göz
almak ~ gözün kamaştırmak” (a) Keskin ışık, gözü bir süre göremez duruma getirmek, b) Güzellik ya
da başarı, görenleri hayran bırakmak) göz alacalanmak “Göz kamaşmak, alaca bulaca görmek”
deyimleriyle anlam bakımından benzerlik göstermektedir.
Bu çalışmamızda, göz organ ismini esas alan deyimlerin tespitinde KA3AK TLHIHIH,
OPA3E0n0^rHHHK C03£iri,52 Koç, K.; Bayniyazov, A.; Başkapan V. Kazak Türkçesi- Türkiye
Türkçesi Sözlüğü53 ve Türkiye Türkçesinde de aynı anlam özelliklerine sahip olan deyimlerin
açıklanmasında Türkçe Sözlük,54 Deyimler Sözlüğü55 ve Ahmet Turan SİNAN56’ın sözlüğünden
yararlanılmıştır.
Bugünkü Kazak Türkçesi dilbilim kaynaklarında frazeologizm kavramı “geniş ve dar” manada
olmak üzere iki kısımda ele alınmıştır. Kazak Türkçesindeki dar grubun içindeki birimler, Türkiye
Türkçesindeki “deyim” kavramıyla hemen hemen aynıdır. Kırgız Türkçesinde olduğu gibi57 Kazak
Türkçesinde de deyimler, “leksikoloji” başlığı altındadır ve ayrı bir başlıkta incelenmemiştir.
Kaynaklarda deyimlerin şekil, cümle bakımından oluşumları ve bağlanma biçimleri ve semantik dizilişi,
Türkiye Türkçesindeki deyimle ilgili yapılan çalışmalara nazaran, üzerinde teferruatlı bir şekilde
durulmuştur.
Kazak Türkçesinde deyimler, gramer özellikleri iki açıdan değerlendirilmiştir. Birincisi,
“Deyimlerin söz grupları ile ilişkisi” ikincisi; “Deyimlerin morfolojik-sentaks yapısı”'dır.
Kazak Türkçesinde deyimlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye Türkçesinde olduğu gibi sonu
“mastar eki” yerine “geçmiş zaman (ötken şak) +D2I2ekiyle” bitmektedir.
Kazak Türkçesinde “göz” organ ismiyle kurulmuş deyimlerin sayısı toplam olarak “158”dir.
Yaptığımız mukayeseli araştırmanın neticesinde Türkiye Türkçesindeki “göz” organ ismiyle kurulmuş 46
deyimle Kazak Türkçesinde “göz” organ ismiyle kurulmuş 67 deyimin anlam bakımından benzer olduğu
tespit edilmiştir.
Kaynaklar
ö AKSAN Doğan, Anlambilim, Engin Yayınevi, Ankara 2003.
ö ATMACA Emine, “Kazak Türkçesinde Antropometrik Sistemle Meydana Getirilen Ölçü Adları", 6. Uluslararası
Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, (Yayımlanmamış Bildiri) Celalabat- Kırgızistan, 25-28 Mayıs 2008.
ö BALAQAEV M. TOMANOV, E. JANPAYİSOV, B. MANASBAEV, Qazaq Tiliniq Stilistikası, Almatı 2005.
ö BİRAY Nergis, “Kırgız Türkçesinde Deyimler ve Deyimlerin Sınıflandırılması Üzerine", Prof. Dr. Fikret Türkmen
Armağanı, Aralık 2005.
ö CAFEROĞLU Ahmet, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, TDK Yayınları: 260, İstanbul 1968.
ö Derleme Sözlüğü I-XL IL Baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TDK Yayınları: 211/1-12, Ankara
1972.
ö Divanü Lügat-it-Türk Dizini, TDK Yayınları: 368, Ankara.
ö HACIZADE Naile “Azerbaycan Türkçesinde “Göz” Kelimesi ile Kurulmuş Deyimlerin Anlam Özellikleri”, (Selçuk
Üniv. Misafir Öğretim Üyesi).
ö XALİYEV F. E. Bolganbayev, Xazırgı Xaza; Tiliniq Leksikologiyası ile Frazeologiyası, Sözdik-Slovarı baspası,
Almatı 2006.
ö KENESBAYOĞLU İ.K. vd., Kazak Türkçesi Sözlüğü (Çevirenler: Hasan OraItay, Nuri Yüce, Saadet Pınar), Türk
Dünyası Araştırmaları: 8, İstanbul 1984.
ö KOÇ K.; Bayniyazov, A.; Başkapan V., Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi Sözlüğü, Hoca Ahmet Yesevi
Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Turan Yayınevi, Türkistan 2003.
ö NASKALİ Emine Gürsoy, Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, TDK Yayınları, Ankara 1997.
ö ÖNLER Zafer, “Kutadgu Biligde Yer Alan Deyimler”, Türk Dilleri Araştırmaları 9, Simurg Yayınları, İstanbul
1999, s.I 19-186.
ö ÖZEZEN Muna YÜCEOL, “Türkçe Deyimler Üzerine Birkaç Söz”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 2001/II, sayı.
600 Aralık 2001, s. 872.
ö SİNAN Ahmet Turan, Türkçenin Deyim Varlığı, Kubbealtı Yayıncılık, Ağustos 2001.
ö SUBAŞI Leyla, Dilbilim Açısından Deyim Aklarımı ve Türkiye Türkçesindeki Örneklerin İncelenmesi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, TDK, Ankara 1988.
ö TOR Gülseren, “Kazakistan ve Türkiye’nin Ortak Kültürel Değerleri Uluslar Arası Sempozyumu”, 21-23 Mayıs 2007,
Almatı 2007.
ö Türkçe Sözlük I-II. Yeni Baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TDK Yayınları: 549, Sözlük Bitim ve
Uygulama Kolu Yayınları: I. TDK Yayınları, Ankara 1993.
35
Arş. Gör. Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Araştırma Görevlisi
Türkçe Sözlük, TDK 2005, s. 517.
Bugün Türk lehçelerinin bazılarında deyim terimi için şu kelimeler kullanılmaktadır: Azerbaycan Türkçesi, frazeologiya / sabit
söz birleşmesi; Gagauz Türkçesi bölünmez laf birleşmesi / frazeologizma; Başkurt Türkçesi, frazeologizm; Kazak Türkçesi,
turaktı tirkes / frazeologizm / ayşıktı söz uramı; beyneli söz tirkesi; Kırgız Türkçesi, turuktü söz aykaşı / frazeologizm /
kökköm süylöm; Özbek Türkçesi, ibara / frazeologik birlik; Tatar Türkçesi, frazeologizm / obrazlı tağbir; Türkmen Türkçesi,
frazeologizm / durnuklı söz düzümleri; Uygur Türkçesi, turaklık ibara / frazeologizm / idiom bkz. Emine Gürsoy-NASKALİ,
Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, TDK. Yay., Ankara 1997, s. 32.
BALAQAEV, M. TOMANOV, E. JANPAYİSOV, B. MANASBAEV, Qazaq Tilinirç Stilistikası, Almatı 2005, s. 106.
F. XALİYEV, E. BOLGANBAYEV, Xazırgı Xaza; Tilinirç Leksikologiyası ile Frazeologiyası, Sözdik-Slovarı baspası
Almatı 2006, s.184.
Fahri BEKÇiOGULLARI, Kazak Türkçesindeki Organ Adlarıyla İlgili Deyimlerin Türkiye Türkçesine Aktarımı, Sütçü
İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2006 Danışman Yard. Doç. Dr. Mustafa
TANÇ
6 Gülseren TOR, “Kazakistan ve Türkiye’nin Ortak Kültürel Değerleri Uluslararası Sempozyumu”, 21-23 Mayıs 2007, Almatı
2007, s. 119.
Asiye Mine FELİK, Kazak Türkçesinde “Göz” Organ İsmiyle Kurulmuş Deyimler ve Anlam Özellikleri Kızılorda
Korkutata Üniv. Türk Dünyası Türk Dilleri Fakültesi Bitirme Tezi, Kızılorda 2008.
Bu konu hakkındaki bilgiler, F. XALİYEV, E. BOLGANBAYEV, Xazırgı Xaza; Tilinirç Leksikologiyası ile Frazeologiyası,
Almatı, Sözdik-Slovarı baspası 2006, 184-196. kitabından aktarım yapılmıştır.
Kırgız Türkçesinde, bu deyime “Frazeologiyalık Şireşme Deyimin Kaynaşması” denir. Nergis Biray, “Kırgız Türkçesinde
Deyimler ve Deyimlerin Sınıflandırılması Üzerine” Prof. Dr. Fikret Türkmen Armağanı s. 124.
Kırgız Türkçesinde, bu deyime “Frazeologiyalık Birdik Deyime Ait Birlik” denir. Nergis Biray, agm. s. 124.
Kırgız Türkçesinde, bu deyime “Frazeologiyalık Tizmek Deyimleşmiş Gruplar” denir. Nergis Biray, agm, s. 125.
BALAQAEV, M. TOMANOV, E. JANPAYİSOV, B. MANASBAEV, Qazaq Tilinirç Stilistikası, Almatı 2005, s. 107.
Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TDK Yay.,: 439,
Ankara, 2000, s. 35.
Doğan AKSAN, Anlambilim, Engin yayınevi, Ankara 1998, s. 172.
Ömer Asım AKSOY, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”, 2 Deyimler Sözlüğü, İnkılâp, İstanbul-1988, s. 498-508.
Ahmet Turan SINAN, Türkçenin Deyim Varlığı, Kubbealtı Yayıncılık, Ağustos 2001, s. 82.
Gülseren TOR, agm. s. 122.
George LAKOFF, Mark JOHNSON, Metaphors We Live by, Çevirisi: Metaforlar, Hayat ve Anlam ve Dil, Çev. Yavuz
Demir, Paradigma Yayıncılık, İstanbul 2005.
Mağfiret KEMAL, Buddhist Türk Çevresi Eserlerinde Metafor, Ankara 2003.
Kainz, 1941: 238-241.
Ahmet Turan SİNAN, age, s. 83.
Kaya BİLGEGİL, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, Atatürk Üniv. Yay., Ankara 1980, s. 154.
Cem DİLÇİN, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK., yay., 5. baskı, Ankara 1999, s. 412.
Doğan AKSAN, Anlambilim, Engin yayınevi, Ankara 1998, s. 69.
Cem DİLÇİN, age, s. 415.
Doğan AKSAN, age, s. 155-156.
Doğan AKSAN, age, s. 92.
Gülseren TOR, agm. s. 122.
Cem DİLÇİN, age, s. 405.
Zeynep KORKMAZ, Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, Türk Dil Kurumu Yayınları, s. 56.
Nergis BİRAY, agm. s. 130.
BALAQAEV, M. TOMANOV, E. JANPAYİSOV, B. MANASBAEV, age, s. 112.
Zeynep KORKMAZ, age, s. 38.
John LYONS, Semantics, II, Cambridge Universitiy, 1977, Cambridge Press 1977, s. 550
Berke VARDAR, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1998, ABC Kitabevi, s. 62
Tahsin BABGUOğLu, Türkçesinin Grameri, TDK yay., Ankara 1990, s. 296.
Muharrem ERGİN, Türk Dil Bilgisi, Boğaziçi Yay. , İstanbul 1985.s. 385-386.
Ömer Asım AKSOY, “Atasözleri, Deyimler” s. 141.
Muna YÜCEOL -ÖZEZEN, “Türkçe Deyimler Üzerine Birkaç Söz”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 2001/II, sayı. 600
Aralık 2001, s. 872.
Leyla KARAHAN, Türkçede Sözdizimi, Akçağ Yay. , Ankara 1999, s. 39.
Zeynep KORKMAZ, Türkiye Türkçesi Grameri, TDK yay. Ankara 2003, s. 153.
Kerçec6aeB I. K^arç Timmrç ©pa3eon<MrmbiK; Ce3giri, 2001, 617-6.
Kazak Türkçesinde “turaqtı tirkes" Türkiye Türkçesi gramerinde “kelime grubu" terimine karşılık gelmektedir. “Kelime
grubu” demek; Bir grup kelime demektir. Bizce bugün Türkiye Türkçesi gramerinde “kelime grubu” terimi yerine “Tamlama
Grubu” terimini kullanmak daha doğrudur. Kelime grubu demek gramerimizde bir “terim” ifade etmiyor. Tamlamada bir
kelime diğer bir kelimeyi tamlıyor. Tamlama ile tamlanan arasında bir “tamlama ilşkisi" vardır. Aslında “Türk dili bir tamlama
dilidir”. Hatta “Cümle" de bir tamlamadır. Yüklem asıl unsur ve tamlanan, cümlenin diğer unsurlar ise yardımcı unsur ve
tamlayandır. Zikri Turan, Türk Dilinin Genel Yapı Problemleri Dersi, Doktora Ders Notları 2006
Bu konudaki bilgiler, F. Xaliyev, E. Bolganbayev, Xazırgı Xaza; Tilinirç Leksikologiyası ile Frazeologiyası, Almatı,
Sözdik-Slovarı baspası 2006, 205-208 kitabından alınmıştır.
Naile HACIZADE, Azerbaycan Türkçesinde “Göz” Kelimesi ile Kurulmuş Deyimlerin Anlam Özellikleri, s. 93, Selçuk
Üniv. Misafir Öğretim Üyesi
Zafer ÖNLER, “Kutadgu Biligde Yer Alan Deyimler" Türk Dilleri Araştırmaları, SimurgYayınları, İstanbul 1999, s. 161.
Naile HACIZADE, agm. s. 96.
Zafer ÖNLER, agm. s. 161.
Naile HACIZADE, agm. s. 95.
Emine Atmaca, “Kazak Türkçesinde Antropometrik Sistemle Meydana Getirilen Ölçü Adları”, 6. Uluslararası Türk Dünyası
Sosyal Bilimler Kongresi, (Yayımlanmamış Bildiri) Celalabat- Kırgızistan, 25-28 Mayıs 2008.
Kerçec6aeB I. Ka3;ıı>; Timma Opa3eonoHrMMK Ce3giri, Kazak CCR’nin “Glım” Baspası Almatı 1977.
Kenan KOÇ, Bayniyazov, A.; Başkapan V. Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi Sözlüğü, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası
Türk-Kazak Üniversitesi, Turan Yayınevi, Türkistan 2003.
Türkçe Sözlük I-II. Yeni Baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TDK Yayınları: 549, Sözlük Bitim ve
Uygulama Kolu Yayınları: 1. TDK Yayınları, Ankara 1993.
Ömer Asım AKSOY, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”, 2 Deyimler Sözlüğü, İnkılâp Yayınları, İstanbul 1988.
Ahmet Turan SİNAN, Türkçenin Deyim Varlığı, Kubbealtı Yayıncılık, Ağustos 2001.
Nergis BİRAY, “Kırgız Türkçesinde Deyimler ve Deyimlerin Sınıflandırılması Üzerine”, Prof. Dr. Fikret Türkmen
Armağanı, Aralık 2005 s. 133.